https://anchor.fm/selma-eruzun/episodes/Sadakatin-Kadar-Konu-e8svlb
Sadakat ve Aldatma nedir? TDK sözlük anlamlarına bakacak olursak;
SADAKAT/ SADIK OLMAK ; İçten bağlılık, dostluğu ve bağlılığı içten olan,
ALDATMAK ise; Beklenmedik bir davranışla yanıltmak, karşısındakinin zaaflarından yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak, birine verilen sözü tutmamak, yalan söylemek anlamı taşıyor.
Bu tanıma göre “sadakat” bir karakter, kişilik analizi “aldatmak” ise bir eylemdir. Yani sadık olma durumu bir ahlaki kişilik göstergesiyken aldatmak kişideki sadık olamama duygusunu eylemlerine yansıtma şeklidir. Bu kişilik özelliği sadece özel ilişkilerimizde değil, iş hayatımızda, çocuklarımız ile olan ilişkilerimizde, dostluklarımızda ve aile ilişkilerimizde bile kendini açıkça gösterir. Sadakatsiz iş ortakları, çalışanlar, patronlar, arkadaşlar, eşler ve evlatlar tarafından bol bol kandırılırız.
Bu konunun örneklendirecek pek çok alanı var ama ben evlilik ve ikili ilişkiler üzerinde yoğunlaşmak istiyorum.
Sadakat, evlilik sözleşmesinin temel kuralıdır. (Evlilik, tıpkı şirket evliliklerinde olduğu gibi sözleşmeden ibarettir. Bu konuya başka bir yazımda değineceğim). Ezoterik açıdan bakarsak da eskiler evlilik yüzüğüne ‘Satürn Halkası’ derlermiş. İnsanların evlenince yüzük taktıkları yüzük parmağı Güneş’in kontrolü altındadır ve evlenince kişiler bu yüzük parmağı üstüne sınır ve sorumluluk bildiren Satürn halkasını takarlar. Çünkü Güneş astroloji de kişinin iradesini temsil eder,Satürn ise sınırları ve sorumlulukları ifade eder. Yani yüzük parmağına takılan yüzük artık bu insanın iradesinin başka insanlara karşı sınırlandığını ve bu kişinin yüzüğünü taktığı kişi için sorumlulukları olduğunu gösterir. :)))))
Peki neden ilişkilerimizi bu kadar kısıtlayıcı olan evlilik akdi ile yürütmek isteriz?
Çünkü evlilik bir toplumda edinebileceğiniz en önemli statüdür. Kadınlar güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için, erkekler yalnız kalmamak için ve ortak amaç olarak da üremek için evlenirler. Tüm bunların yanında aşk,tutku,sevgi,sadakat,şehvet, iyi bir anne, iyi bir baba, zeka, entelektüellik, para, romantizm isteriz ve bunların hepsini bir kişiden almayı bekleriz. Eşimizden bizi sevmesini hatta ölene kadar aşık olmasını, güven vermesini, bolluk ve bereket içinde yaşatmasını, cinsel anlamda haz vermesini bekleriz.
“Eşimin coşkulu bir ruhu var hiç sıkılmıyorum ama hiç güvenmiyorum da, gözü sürekli dışarıda.” Ya da “Eşim çok iyi, sadık ve güvenilir biri ama çok sıkıcı” söylemlerini duyar gibiyim:) Hem macera ve serüven hem de öngörülebilirlik ve stabil olma hali ile birlikte güvenlik bekliyoruz. Bu zıtlıkların karşılanmaması durumunda ise ilişkiyi/evliliği tüketiyoruz ve bir ömür mutsuz olmaya mahkum ediyoruz kendimizi.
Erkekler serüven ihtiyaçlarını evli olmalarına rağmen dışarıda gizli kapaklı sürdürürler. Yakalansalar bile en fazla çapkın olurlar ve toplum içinde kabul görürler. Kadınlar ise serüven ihtiyaçlarından ziyade duygusal boşluklarını doldurmak için aldatırlar. Erkek sadece bedeni ile aldatırken kadın hem bedeni hem de duyguları ile aldatır. Bu yüzden de kadının ihanetini hiç bir erkek affedemezken, erkeğin ihanetini pek çok kadın görmezden gelebilir.
Aslında kimse kimseye sadık değildir. Herkes size olan ihtiyaçlarına sadıktır. İhtiyaçlar değiştiğinde sadakatler de değişir. Kiminin önüne fırsat çıkar ve değerlendirir, kimi bu fırsatı ahlaki sorumlulukları dahilinde değerlendirmez ama aklı kalır. Kimi ise önüne çıkan fırsatı fark etmez bile. Çünkü gerçekten arzuladığı kişinin yanındadır ve bu yüzden de gözü kapalıdır, yani sadıktır. Önemli olan partnerinin seni ihanet etme eylemi ile aldatması değildir. Önemli olan sana ihanet etme fırsatı varken seni aldatmamayı seçmesi de değildir. Önemli olan sana ihanet etme fikrinin aklına bile gelmemesidir. Akıllı ve mantıklı bir evlilik ilişkisinin içinde ihanet etmemeyi seçmek kimseyi sadık yapmaz.
Aşık olma veya çok sevme hali de sadakat getirmez. Sadece arzu, tutku ve şehvet sadakat getirir. Eşini aldatan pek çok erkek/kadın “eşimi seviyorum ama sevgilimi arzuluyorum” diyecektir. Çünkü mantıken eşlerin sunduğu konfor ve güvenlik alanından vazgeçmek istemezler. Eşine ilk günkü şehveti ve tutkuyu besleyemeyen birinden sadık olmasını beklemeyin. Eyleme geçmese bile aklından başka partnerlerin geçmesi bile ihanettir ve bu evlilik/ilişki için alarm zilleri çalmaya başlamıştır.
Çünkü kadında da erkekte de duyguları hormonlar yönetir. Beyninizi kandırabilirsiniz ama hormonlarınızı kandıramazsınız. Hormonlarınızı resmi nikahlı eşiniz düzenleyemiyorsa ya hormonlarınızı bastıracaksınız ya da parmağınızdan o satürn halkasını çıkaracaksınız. O satürn halkası parmağınızda olduğu sürece sorumluluklarınız ve kısıtlanmışlıklarınız var demektir. O halkayı parmağınıza takmaya devam ettiğiniz sürece bu sorumlulukları yerine getirmek zorundasınız. Eğer bunu artık yapamıyorsanız kimseyi kandırmadan ve incitmeden o halkadan ve yüklediği sorumluluklardan vazgeçebilirsiniz. Kimse kimseyle ölene kadar aynı yastığı paylaşmak zorunda değil. Zaman içinde hormonlar değişince fikirler ve duygular da değişir. Ama özünüzden gelen içtenlik, dürüstlük ve samimiyet aynıdır. Kendine ve kararlarına sadık olamayan kimseye sadık olamaz. Sizi gerçekten arzulayan hiçbir zaman, hiç bir koşulda terk etmeyecek ve aldatmayacaktır. Çünkü bırakmak için 100 sebep de olsa, tutmak için bir sebep mutlaka bulacaktır.
O yüzden herkes sadakati kadar konuşsun…
Hayata ve ortak bilince katkı sağlaması dileği ile…
Ne Haliniz Varsa Gülün…
Sevgiler…