Kitap Tavsiyesi/ M.S. 2150 – Bir Makro Felsefe Klasiği

Öncelikle M.S. 2150  isimli bu kitabı çok severek, bir solukta okuduğumu belirtmek isterim. Kitabın kurgu mu yoksa gerçek mi olduğunu sorarsanız cevap veremem. Size bağlı. Neye inanmak istiyorsanız. Kitabı, bir felsefe kitabı kategorisinde okuyabileceğiniz gibi aynı zamanda metafizik, bilim kurgu ya da fantastik bir roman olarak da okuyabilirsiniz. İnternet üzerinden yaptığım araştırmalarda  kitabı okuyan kişiler arasında bir görüş birliği yok. Bazıları kitapta anlatılanların gerçek olduğu, bazıları da hayal ürünü olduğu konusunda görüş bildiriyorlar. 

İçerik Jon Lake’in rüyalarını günlüğüne yazmasından ve yakın dostu Karl’a anlatımlarından oluşuyor. Yani kitabın yazarı olan Thea Alexander, Jon Lake’nin günlüğünü özünü bozmadan romanlaştırmış. 

Kitap, 1976 yılında yaşayan, Vietnam savaşında tek bacağını kaybetmiş psikolog Jon Lake’in,  uykusunda 2150 yılına gitmesiyle başlıyor. Rüyalarında yaptığı bu seyahatlerde dünyanın ve insanoğlunun gelecekteki halinin, günümüzden çok farklı olduğunu görüyor. Şu andaki yaşam biçimimizi ve felsefemizi mikro felsefe,  2150 yılındaki dünya üzerinde yaşanan hayatı ve toplum düzenini de makro felsefe olarak adlandırıyor.

Makro düzeyde aile, ekonomik sınıf, din, milliyetçilik, ulusallık, kültürel ve ırksal bölünmeler terk edilmiştir. Bencil olma,  rekabet, savaş, başkalarını yok etme, aşırı tüketim, aşırı üreme gibi olgular yanlış olarak görülüyor ve uygulanmıyor. Makro toplumda uyuşmazlıklarla ilgili yasalar olmadığından, avukatlar, mahkemeler, polis ve benzeri güçler yok. Çünkü mikro bölünmeler ve hak­sızlıklar yok. Makro düzeyde aşk ve seks aynı şey değil. Tüm toplum birlik anlayışı içinde, tekamüllerini tamamlayıp bir üst bilinç seviyesine ulaşmak için yaşıyor.

Jon Lake’in, günümüz mikro insan ve gelecekte gelişmiş makro insan arasındaki farkı görüp onlardan biri olabilmek için ve 2150 dünyasında sürekli kalabilmek için makro felsefe öğretisini 3 ayda öğrenip anlaması ve 1. düzeyden 3. düzeye geçmesi şarttır. Mikro insan olarak yaşadığı 20.yy ‘ın sınırlamaları ve travmalarından kurtulup, her şeyi sevgiyle kabullenmesi ve yaşadığı her olumsuz durumu, tekamülünü tamamlanması için minnetle karşılaması gerekmektedir. Konu, kahramanımızın eş zamanda 1976 ile 2150 yılları arasında mekik dokuması ve makro insanla mikro insan arasındaki farkları detaylı incelemesiyle devam ediyor. Jon Lake 2150 yılında öğrendiği durugörü, telepati, psikokinezi gibi yeteneklerini 1976 yılındaki gerçek hayatında da uyguluyor ve arkadaşı Karl’ı bu şekilde rüyalarının gerçekliğine ikna ediyor.

“Bir insanın gelişmişliği, kabul edilemez olanı kabul etmesiyle ölçülür” / Rana, 2150’den bir bilge

Kitabın gerçek yada kurgu olması çok önemli değil bence. Kitaptaki hikayeden çok verilen bilgiler benim dikkatimi çekti ve bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettirdi. Benim için önemli olan kitaptaki bilgilerin üzerimde yarattığı etkiler ve öğrendiklerimi hayatıma nasıl uyarlayabileceğimdir. Elbette bu kitap herkeste aynı etkiyi yaratmayacaktır. Kimisi deli saçması olarak görürken kimisi üzerinde düşünme ve sorgulama ihtiyacı hissedecektir.

İster fantastik bir roman gibi okuyun, isterseniz bir Holywood filminin senaryosunu okur gibi okuyun, isterseniz de bir felsefe kitabı gibi okuyun…. Her ne şekilde okursanız okuyun ama mutlaka okuyun.

 

Keyifli okumalar….

Hayata ve ortak bilince katkısı olması dileğiyle….

Ne Haliniz Varsa Gülün…

Sevgilerimle….