Seyahatimizin son ayağı olan Kazablanca için Marakeş’teki otelimizden ayrılıyoruz. Yaklaşık 3 saatlik bir yolculuk sonrası Kazablanca’ya varıyoruz. İlk durağımız Fas’ın en büyük cami olan Hassan II Camisi.
Dünyanın en büyük ikinci cami olan Hassan II Caminin hikayesi ilginçtir. Fas Kralı İstanbul ziyaretinde Ayasofya Camiini görür ve ülkesine döndükten sonra ülkedeki bütün mimar ve mühendisleri bir araya toplayıp Ayasofya Camiinin aynısından Kazablanka’ya da yapacaksınız diye buyurur.
Mimarlar bunun mümkün olamayacağını, aynı malzemeyi bulamayacakları gibi Ayasofya Camisinin yapım tekniğinin henüz çözülemediğini anlatırlar. İkna olan kral “o zaman Ayasofya kadar ihtişamlı bir cami yapın” der ve cami inşaatına başlanır.
Atlantik Okyanusunun üzeri doldurularak inşa edilen caminin yapımı tam 20 yıl sürer. Mermerler İtalya’dan getirtilir. Caminin minaresi yaklaşık 200 metredir ve şehrin her noktasından görülebilir. Sadece bir camii değil aynı zamanda bir Külliye’dir ve içinde dini eğitim veren medrese bulunur.
Okyanus doldurularak yapıldığı için çok pahalıya mal olmuştur. Hatta inşaat döneminde Fas Hükümeti, İtalyan şirketine taahhüt ettiği parayı ödeyemeyince ülkenin fosfat gelirleri İtalyan şirketine verilir. 1990 yılında cami inşatı biter ama bu sefer de ülkede eşi benzeri görülmemiş bir enflasyon ve ekonomik kriz baş gösterir.
Dikkat ederseniz günümüz döneminin camii olmasına karşın minaresi yine dikdörtgendir. Marakeş gezi notlarımda Kutubiye Camiini anlatırken açıkladığım gibi bu caminin de minaresi silindir şeklinde yapılmamıştır.
Size fuzuli ama ilginç bir bilgi daha; Fas’da bayram namazı saati Kralın arzusuna göre ayarlanıyor. Yani bayram sabahı kral uykuyu biraz fazla kaçırsa kimse bayram namazı kılamıyor:)






Fas Kralı 2. Hasan tarafından inşa edilen, Endülüs kültüründen esintiler taşıyan camiyi gezdikten sonra Kazablanca’nın meşhur kordon boyu “Corniche”yi geziyoruz. Bu bölge Kazablanca’nın en modern ve tabiri caizse sosyetik kesimi. Atlantik okyanusunun köpüklü dalgaları buraya çok yakışmış. Fas Kralı dahil pek çok dünya sosyetesinin bu bölgede malikaneleri var.


Bu bölgenin hatırına Kazablanca’da bir gece geçirilebilir. Eminim akşamları da çok keyifli olur. Ama çok da kayıp değil. Kazablanca’da enteresan bir şey yok. Vakit geçirmek için Kazablanca Katedrali ve Birleşmiş Milletler Meydanına gidebilirsiniz ama görmeseniz de bir şey kaybetmezsiniz. V.Muhammed ve Birleşmiş Milletler Meydanı dedikleri yer bizim Eminönü Meydanından daha küçük. Güvercinlere yem falan atıyorlar işte:))) Bir de sokak şarkıcıları var etrafta. Ama son derece hareketli ve kalabalık bir meydan.
Biz hava limanına gitmeden önce 1930 yılında Fransızlar tarafından kurulan, geleneksel Fas mimarisi ile modern Fransız mimarisinin karışımı Habous Mahallesine yani Old Medinaya gidiyoruz. Daha önce gördüğümüz old medinalardan pek bir farkı olmasa da daha düzenli ve modern görünüyordu.




Zeytinciler Pazarı

Zeytinciler Pazarı

Kahve tutkunları Kazablanca’dan kahve alabilirler. Buranın kahvesi meşhur ve ülkemize göre ucuz. Fas’a veda etmek üzere hava alanına gidiyoruz. Check in işlemlerinden sonra kalan Dirhem’lerinizi Euro veya Dolar’a çevirmek biraz zahmetli olsa da unutmayın. Zira Dirhem’in ülke dışına çıkışı yasak. Pasaport kontrolünde Polis zaman zaman sorgulayabiliyor.
Başka destinasyonlarda buluşmak ümidiyle…
Hayat gezince güzel…
Ne Haliniz Varsa Gülün…
Sevgiler….